Hem çok zorlandığımız hem de bazen yanlış anladığımız bir eylem affetmek. Konu affetmek olduğunda hemen “X’i, Y’yi nasıl affederim, bana şunları şunları yaptı” diye konuşmaya başlar zihnimiz. Oysa ilk affetmemiz gereken kendimiz ve geçmişimizdir. Affetmeyi genelde başkalarını affetmek çerçevesinde değerlendirdiğimizden, bu eylemin bizim karşımızdakini haklı görmemiz ya da mazur görmemiz anlamına geldiğini düşünürüz. Oysa ki affetmek “bırakmak”tır ve “kendini özgürleştirmek”tir. Affetmeyi karşı tarafa kıyak olsun diye değil kendimizi iyileştirmek için yaşam pratiğimize katmalıyız. Zaten karşı tarafın sizin affettiğinizi bilmesine gerek bile yok. Bu tamamen sizin içinizde yaşanması ve halledilmesi gereken bir süreç.
Bir kere affetme ya da bırakma süreci kendinizden başlamalı. Sürekli üzerine düşündüğünüz geçmişteki hatalarınız, hayal kırıklıklarınız, yapamadıklarınız, söyleyemedikleriniz varsa öncelikle geçmişi bırakma kararı almalı ve kendinizi affederek sürece başlamalısınız. O dönemde elinizden gelenin en iyisini yaptınız, yaşadıklarınızı henüz yaşamamıştınız ve şu an gördüklerinizi göremiyordunuz. Bu telefonu icat eden mucidin televizyon icat edildikten sonra "Keşke televizyonu icat etseydim, çok pişmanım." diye kendini dövmesine benzer. O dönemde öyle bir fikir Graham Bell’de de yoktu başka bir mucitte de yoktu, zaman geçti, şartlar değişti, biri radyoyu hayal etti, sonra birileri neden görüntü de dalgalarla iletilemesin dedi ve televizyon fikri gelişti. Olaylara bugünkü bilincimizle bakmamız o gün için mümkün değildi. Geçmişi saplanıp kalmak için değil ders almak için ara ara ziyaret ediyorsak bu sağlıklıdır. Ancak sürekli geçmişi düşünüyorsanız, aklınız o ilişkiyi bitiren o ağır sözü söylediğinize takılıyorsa ya da sürekli kabul etmediğiniz bir iş teklifini kabul etseydiniz ne olacaktı diye düşünüyorsanız bilin ki geçmişe saplanıyorsunuz ve o noktada geçmişi bırakmanız, kendinizi affetmeniz gerekiyor. Geçmişi ne kadar düşünürsek düşünelim olanı değiştiremeyeceğimizin bilinciyle affetme ve bırakma kararını bugün almamız gerekiyor. Evet geçmişte olanlar değiştirilemez ama olanlarla ilgili hissettiklerimiz değişebilir. Elbette bu 1 saat içinde hemen başarabileceğimiz bir şey değil ancak bu kararı bugün verirsek, niyetimizi ortaya koyarsak ve bunun için düzenli bir şekilde gerekenleri yaparsak çok mümkün.
Kendimizi affettiğimiz gibi başkalarını da affetmemiz gerekiyor çünkü affetmediğimiz sürece o öfke ve kırgınlık sadece bize zarar veriyor. Örneğin baba figürüyle yaşanan bir sorun hayatınızda borçlanma döngüsü gibi bir sorun yaratıyor olabilir ve siz sadece ne kadar haklı bir öfkeniz olduğuna odaklanıyorsanız aslında hayatınızda yarattığı diğer sorunları farkında olmadan besliyorsunuz demektir. Eski sevgilinizin yaptığı o kaba davranışı sürekli odağınızda tutup, hala sürekli kendinize “Bana nasıl böyle bir şey söyleyebilir, ben bunu hak edecek ne yaptım?” deyip duruyorsanız odağınıza koyduğunuz şey o olumsuz davranış olduğu için zihniniz size o davranışlardan daha fazlasını göstermek için çalışmak zorunda. O yüzden affetmek bu kadar önemli işte, kendimizi özgürleştirmek için.
Bir örnek üzerinden gidelim; diyelim sevgiliniz size şiddet uyguladı. Bu durumdaki affetme sürecini “Ya o da iyi bir insan aslında, çok sıkıntılıydı bu ara, başkasına da nazı geçmiyordu, gelip bana patladı, ne yapsın?” falan gibi düşünceler üreterek ilerleyeceğiniz bir haklı çıkarma süreci olarak algılamayın sakın. Biri size şiddet uyguladıysa tabi ki buna asla hakkı yok ve o insandan uzak durmak en doğal hakkınız. Ancak sürekli bu öfkeyle ve kırgınlıkla yaşamak, “Nasıl bana bunu yapar?” sorusuna takılı kalmak bizi zihnimizin hapishanesinde yaşatır. Bu örnek durumda yapılacak tek şey; “Aslında şiddete meyilli olduğunu şu olayda anlamıştım, orada ayrılmalıydım hemen.” gibi bir ders çıkarıp sonra o olayı geride bırakmaktır. Yani bu durumda affetmek o kişiyi bunu yaptığı için mazur görmek ya da kendince haklı olduğuna dair bir varsayım yapmak değil sadece o kişiden ve olaydan kendimizi özgürleştirmek anlamına geliyor.
Bırakamadığımız, affedemediğimiz her şey ve herkes bizim yaşamımızda bir sorun olarak kendini gösterir. Hastalıklar, yersiz iç sıkıntıları, güvensizlik, değersizlik hissi, suçluluk, öfke patlamaları, yaşanan tek bir olay üzerinden genelleme yaparak oluşturulan yanlış inançlar… Bu yüklerle yaşamanıza gerçekten gerek var mı? Kullanmadığınız eşyalar, affedemediğiniz insanlar, sürekli düşünerek odağınızı verdiğiniz geçmişteki olaylar dahil bırakamadığınız ne kadar şey varsa bırakma kararı alın bugün. Niyetinizi koyun, bir yerden başlayın ve bence kendinizden başlayın.
Ve tabi her konuşulan sorunun ardından gelen “Peki bunu nasıl yapabilirim?” sorusunu yine duyar gibiyim. Açıkçası birçok yol ve yöntem var bu biraz ne kadar affedemediğinizle bağlantılı. Bırakmaya zaten hazırsanız. “X’i, Y’yi affediyorum ve bunları kendimi özgürleştirmek için bırakmayı / affetmeyi seçiyorum.” gibi bir karar cümlesi bile yeterli olabilir. Affetmenize izin vermeyen düşünceleri sıralayıp "Zihin ile Münazara" egzersizi yapabilirsiniz ya da ana düşünceyi bulup onu "The Work" ile tersine çevirerek temizleme çalışması yapabilirsiniz. Ayrıca internet üzerinden bulabileceğiniz farklı farklı affetme meditasyonlarını deneyip kendinize uyarlayabilirsiniz. Eğer bunların bir işe yaradığını hissetmiyorsanız profesyonel yardım almanızı tavsiye ederim. Affetmekle yaşayacağınız ferahlığı ve farkındalığı önden bilebilseniz herkesi ve her şeyi affetme kararını hemen şu saniye alırdınız. Şimdilik tek söyleyebileceğim bu.
Yüklerimizden özgürleştiğimiz güzel bir gün olsun :)
Comments