Benimle çalışan danışanların veya yazılarımı okuyan takipçilerimin benden sıkça duyduğu "yoldan keyif alma"nın neden bu kadar önemli olduğunu açıklamaya çalışacağım bu yazıda. Hepimizin bazı hayalleri, hedefleri var ve bunlar için gerekli adımları atarken bazen varacağımız noktaya o kadar takıntılı ve "olmazsa olmaz" düşüncesiyle gitmeye çalışıyoruz ki en ufak bir olumsuzlukta enerjimiz kolayca tükeniyor, tamamen vazgeçme noktasına dahi gelebiliyoruz.
Oysa hedeflerimize ulaşmanın ilk şartı sadık kalacağımız net bir seçim yapmak olmasına rağmen şu andaki durumumuza ve sahip olduklarımıza minnet duymamız ve hedefimizin olacağına yürekten inanmamızla birlikte "olmasa da olur" düşüncesini de kabul etmemiz gerekiyor. Hedefim gerçekleşince mutlu olacağım, keyifli olacağım gibi düşünceler gerçeği yansıtmıyor. Önce siz öyle biri olmak zorundasınız ki o hedefe sağlıklı ilerleyebilesiniz. İleride mi mutlu olacağınızı söylüyorsunuz? Zihniniz tarafından emriniz hemen uygulanır, mutlu olmak bilinmeyen bir geleceğe ötelenir. İşte bu yüzden hedefimize ulaşmak için küçük ara hedefler koyarak ilerlememiz ve yoldan keyif almamız şart çünkü sürekli motivasyonu ve enerjimizi kaybederek sağlıklı bir şekilde son durağa doğru gitmemiz pek mümkün değil. Ayrıca sizin için neyin olmasının ve hangi zamanda olacağının hayırlı olduğunu sınırlı zihniniz bilemez.
Yine kendimden örnek vereyim orta okul yıllarından beri hiçbir zaman ideal kilomda olamadım. Bazen on, bazen yirmi, bazen de otuz kilo fazlam oldu hep. Diyetisyenlere gittim, kendi kendime moda diyet sistemlerini uyguladım, hazır diyet yemek getiren firmalardan yemek sipariş ettim, onlarca kitap okudum ama hep en fazla 15 kilo verip bir yerden sonra ya motivasyonumu kaybedip ya da "ara verme" bahanesiyle bir şekilde sağlıksız beslenme düzenime dönüp yine kilom üç haneli rakamlara yükseldi. Artık tam bir karbonhidrat bağımlısı olmuştum. Ancak sonra yeni bir doktor denemeye karar verdim ve bu kez elimde bir diyet listesi yoktu, sadece doktorum sebepleriyle birlikte neleri yemem, neleri yememem gerektiğini açıkladı ve "Sana bir diyet listesi vermeyeceğim çünkü zihin kısıtlamalardan ve kilo da dahil bir şeyleri vermekten, bırakmaktan hoşlanmaz." dedi. "Amacın sadece hızlı kilo vermekse kalıcı sonuç bekleme, beslenme alışkanlığını keyifle değiştirmek ve sağlıklı olmak için istekli olmalısın." diye ekledi. Çok haklıydı. İlk kez "Haydi artık, ne zaman ideal kiloma ulaşacağım?" diye kendimi strese sokmadan sadece sağlıklı şeyler yemeye başladım. Ara sıra kaçamak yaptığımda kendimi suçlamak yerine "Bir aydır gayet iyi gidiyordum, bu öğün böyle oldu, şimdi sağlıklı beslenmeye aynen devam ediyorum." dedim. Yoldan keyif almaya başladığım için sonuç bağımlılığım ortadan kalktı ve kilo verme hızıma da takılmadım. Gayet sağlıklı bir şekilde sonrasında sporu da (yine küçük hedeflerle) hayatıma dahil ederek toplamda 27 kilo verdim ve artık hayatım boyunca kilo sorunum olmayacağına inanıyorum çünkü artık geri dönmek için can attığım sağlıksız bir beslenme düzenim yok. Sporu da kilo verme sonucuna odaklanarak yapmadığım için hedef kiloma ulaşmak üzere olduğum halde spordan vazgeçmek gibi bir eğilimim yok, gerçekten kendimi iyi hissettiğim için devam ediyorum.
Sadece sonuçlara odaklı olmanın bir başka sakıncası da şu; hedefimiz ve dolayısıyla başarımız ne kadar büyük, ne kadar önemli olursa olsun, onu başardığınız anki tatmin duygunuz sonsuza kadar sürmeyecek. Çoğu başarınız onu ne kadar uzun bir süredir ve ne kadar büyük bir heyecanla bekliyor olursanız olun çok kısa süre içerisinde normaliniz olacak. Dolayısıyla üç gün sonra size daha az tatmin hissettirecek, bir hafta sonra belki de aklınıza bile gelmeyecek. Bu durumda sadece büyük hedefleriniz gerçekleştiğinde birkaç gün iyi hissettiğiniz bir hayattan nasıl keyif alacaksınız? Aradaki devasa boşluklar ne olacak? Yoldan keyif almak bu yüzden çok önemlidir. Mutluluk kimyasallarınızı düzenli salgılamak için küçük ara hedefler koymanız ve bunları başarmanız şart. Yoksa genel bir mutsuzluk hali ve uzak bir hedefiniz olduğu düşüncesiyle istikrarınızı kaybetmeniz an meselesi.
Daha önce de bir yazımda örneğini verdiğim üzere 5 yıldır ilişkisi olmayan bir insanın ilk hedefi evlenip çocuk yapmak ise muhtemelen o insan fazla sonuca bağımlı yaşayacaktır. Oysa ilk önce çok beğendiği biriyle tanışmak ilk hedefi olsa, sonrasında onunla bir daha görüşmek ikinci küçük hedefi olsa ve adım adım gitse hem yaşadığı anlardan keyif alacak hem de küçük hedefler gerçekleşmediğinde hızlıca diğer seçenekleri değerlendirebilecektir. Sonuca ve zamana bağımlı olmadığı, "Olacak ama olmasa da olur." diyebildiği için kendini çaresiz ve sıkışmış hissetmeyecektir. Ayrıca yolda keyifle giderken koyduğunuz hedefin sizin için doğru olmadığını anlayıp onu değiştirme ya da düzenleme şansınız da olacaktır.
Sonuca bağımlı olmak istemiyorum diyorsanız; öncelikle tüm büyük hedeflerinizi küçük ara hedeflere bölüp her küçük hedef gerçekleştiğinde kendinizle gurur duyun. Hatta her gün (tek bir gün bile atlamadan) şükür egzersizi yapmanızı öneririm. Cep telefonunuzun notlarına ya da özel bir deftere o gün en az on şükürünüzü yazmak size orta ve uzun vadede olumlu düşüncelere ve gelişmelere odaklanma alışkanlığı kazandırır, bu harika bir şeydir. Her şeye şükredebilirsiniz... O gün sağlıklı uyandığınıza, annenizle telefonda yaptığınız tatlı bir konuşmaya, iş yerinde aldığınız bir övgüye, öğlen kendinize ısmarladığınız kahveye, haftaya çıkacağınız tatile, çok sevdiğiniz arkadaşlarınızın varlığına.... Aklınıza ne geliyorsa... Düzenli şükürler sizi şeridinizde tutar çünkü en kötü günde bile şükredecek birçok gelişme olduğunu görmenizi sağlar. Biliyorum bu bazılarınıza saçma geliyor, bazılarınızınsa yapmak istediği ama üşendiği bir egzersiz ancak şunu net söyleyebilirim ki kesinlikle işe yarıyor ve düşündüğünüzden çok daha güçlü. Böylelikle bugününüze gerçek anlamda minnet duyup mutluluğunuzu ötelemekten de vazgeçebilirsiniz. Kendinizi kötü hissettiğinizde, olumsuzluklara takıldığınızda açın bu notlarınızı ve bir bakın neler başarmışsınız aslında son aylarda. O kadar iyi geliyor ki... İnsan çok kolay başardıklarını unutup başaramadıklarına takılabiliyor ama yazılı şekilde onları bir arada görünce tekrardan hatırlayıp kendine geliyor.
Şükür dolu bir gün olsun :)
Comments