top of page
Yazarın fotoğrafıDeniz Değerli

Yardımla İşgüzarlık Arasındaki İnce Çizgi

Hepimiz sevdiklerimizin içinde bulunduğu zor bir durumda, özellikle bir de kendisi bu durumun farkında değilse, tek bir hamleyle onu o durumdan çekip kurtarmak istiyoruz. Ancak unutmayalım; o durum bizi algımıza, bizim değer dünyamıza göre zor, önemli olan o kişinin ne düşündüğü, durumu nasıl algıladığı ve gerçekten yardım isteyip istemediği.


Kişinin gerçekten yardıma ihtiyacı olsa da kendisi bu yardımı almaya hazır değilse muhtemelen çabalarımız sonuçsuz kalacaktır. Üstelik karşımızdaki insan muhtemelen savunmaya geçeceği için ne demek istediğimizi anlamadığı gibi, gerginlik yaşamamız da olasıdır. Örneğin; zorla terapilere sürüklenen insanların hayatında bir değişiklik olmaz genelde. O an o çözümü isteyen sizsiniz, kişinin kendisi değil ve kendisi bunu isteyene kadar kalıcı bir çözüm gelmeyecek. Sizin de bunu kabul etmeniz gerekiyor.


Aykut Oğut'un çok sevdiğim bir lafı var; "Sorulmadan yapılan her yardım eleştiridir!". Gerçekten de öyle. Bir de gerçekten yardımın gereksiz olduğu durumlar var. Size göre kötü giyinen bir arkadaşınıza "Gel seninle bir alışverişe çıkalım, sana güzel kıyafetler alalım." dediğinizde kendisi iyi giyindiğini düşünüyorsa, "Ben kötü mü giyiniyorum yani, ne alaka!" diye savunmaya geçecek, en iyi ihtimalle bu teklifinizi saçma bulacaktır. Kurtarıcı rolüne girmek sandığınız kadar hoş bir şey değil. "Bak sen farkında değilsin ama ben her şeyi çok iyi bildiğim için hayatındaki yanlışların farkındayım. Gel sana da öğreteyim." demek bu yani iyi niyet kamuflajı altında düpedüz kibir aslında.


Başkalarına talep ettiklerinde yardım etmek kuşkusuz harika bir şey. Sizi de karşı tarafı da memnun eder. Ancak ne kadar iyi niyetli olduğunuzu düşünürseniz düşünün sorulmadan yapılan yardımlarda işin çerçevesi tamamen değişiyor.

Comments


bottom of page